2019 - Yaz dönemi seyirleri -2-


Yazın 2. seyrimiz, bağlı bulunduğumuz Orhaniye'den önce batı, sonra kuzeyli Yunan adalarına olacak. 

8 Temmuz günü Bozburun'dan çıkış, Symi'den giriş yaparak, bu seyre başladık. Bir sonraki hedefimiz Nisiros adasının Palon limanı. Sabahtan Symi'nin arka tarafında denize girip serinledikten sonra, batıya doğru seyrimize başladık. 

Nisiros hem bize yakın olması, ancak yine de bakir olması nedeniyle sevdiğimiz adalardan biri. Burada Captain's House restoranın sahibi George, eşi Anna ve oğluyla da bir sürü anımız var. Tabii en önemlisi onlara 2017 yılında tutup getirdiğimiz koskoca yellow fin tuna. 


Seyir boyunca hava sakin, kayda değer bir olay yok. Bizi görünce memnun oluyor. Akşam oturup güzelce sohbet ediyoruz. Bu limanda son keşfimiz bir içecek su sebili. Hükümet, liman içine arıtılan bir su sebili yapmış, buradan ücretsiz içme suyu temin etmek mümkün. Bağlanma parası 12 Euro. Akşam üzere polis gelip evrak kontrolü yapıyor. Bu sene yeni vergi yüzünden işi sıkı tutuyorlar. Elektrik ve su mevcut. Sabah 100-150 metre mesafedeki fırından ekmek ve elmalı kurabiye alıp, ayrılıyoruz. Aslında aklımızda Kos'a geçmek olsa da, Nisiros'un kuzeyinde balık bakmak da var. Buralarda bakir adalar mevcut. Epey dolandıktan sonra, balık da vurmayınca yeni bir yer keşfetme isteğimiz ağır basıyor ve Kos adasının güneyindeki liman şehri Kardamena'ya dümen tutuyoruz. Daha önce buradan geçtik mi geçmedik mi emin olamıyorum. Ancak daha sonra bizim bakıp da beğenmediğimiz limanın Kamari olduğunu anlıyoruz. 

Kardamena, tamamen turiste odaklı bir sahil kasabası. Havaalanına yakın, sahili kum plaj ve otellerle dolu bu kasaba çok sayıda İngiliz ve İskandinav turisti ağırlıyor. Liman ağzında yelkenli tekneler alargada. Liman içine girdiğimizde, genelde sahipli teknelerin kıçtan kara yaptığı görülüyor. Yine de şansımıza misafir bir teknenin o anda ayrıldığını görünce şansımızı deneyerek kıçtan kara yapmaya karar veriyoruz. Zemin kum ve güzel demir tutuyor. Sancak tarafımızda bağlı Kanada bayraklı teknenin sahibi halatlarımızı alınca nefeslenmeye koyuluyoruz. Her ihtimale karşı bizi buradan ayrılmaya zorlarlarsa diye, hemen su depomuzu dolduruyorum. Her zaman yaptığım ilk işlerden biridir.  Birazdan bir liman görevlisi gelip, bizden de makbuz karşılığı 13 Euro alınca rahata eriyoruz. Artık buradan ayrılmamızı gerektirecek bir durum yok. Peşi sıra bizde, denize girmek üzere yakındaki bir plaja gidiyoruz. Plaj tıka basa dolu. Yemek yeyip, denize girdikten sonra tekneye geri dönüyoruz. Akşam üzeri sahil caddesi kalabalıklaşıyor, cadde üzeri restoran ve barlarla dolu. Bir paralel sokak ise yaya bölgesi ve turistik dükkanların yer aldığı sokak. Sahildeki restoranlardan birinde sıradan sayılacak bir akşam yemeği yedik. Fiyatlar makul. (Symi'den daha ucuz)

Bir sonraki gün sabahtan Kos'un güney sahili boyunca doğuya seyir halindeyiz. Hedefimizde Kalimnos Vathi koyu var. Güzel bir seyirden sonra önce Pserimos'un kuzeyindeki koyda denize girip, daha sonra Vathi'ye giriyoruz. Liman sıkışık da olsa burada sünger satan işportacının yardımıyla kıçtan kara bağlanıyoruz. Kıyıya fazla yanaşamadık, zira dümen palasının altındaki derinlik kurtarmıyor, bu nedenle karaya bot üzerinden geçmek zorundayız. Süngerci Manolis dileyene su da satıyor. 







Bu daracık koyun her gün Kos'tan gelen günübirlik tekneleri var. Koyun girişindeki beton iskeleye bağlansalar da daha ziyade karşı sahile doğru çapraz demir attıklarından yakınlarındaki teknelerin demirini kaldırmaları kuvvetle muhtemel. Akşam üzeri topluca koydan ayrılıyorlar ve ufak liman sakinliğine bürünüyor. Akşam liman içinde bir tavernada yemek yedik.  


Ertesi sabah etrafı dolaştık ve resim çektik, arka sokaklardan birinde bir kaynak suyu havuzunda dolanan koca balıklar tam bir sürpriz oldu. 


Öğlen olmadan Vathi'den ayrılıp daha önceden rezervasyon yaptığımız Kos Old Harbour için yola çıktık.  Marina'da yer olmadığından bizi eski limanda marina tarafından işletilen rıhtıma yönlendirdiler.  2 gece bedeli 56 Euro, önceden ödeyip yerimizi garantiye aldık. Hafta sonu charter bare boat değişimleri yüzünden Kos marina çok kalabalık oluyor. 

Eski limanın içinde kıçtan kara bağlanıp, polise giderek transit logu damgalattık. Akşam Kos'un içi beklediğimiz gibi epey kalabalık. Ceyda ve eşi, Oslo'dan Kos'a uçup ertesi sabah çok erken, tekneye kavuştular. Seyrin bundan sonraki bölümğünde 4 kişi olacağız. Hep beraber yeniden polise giderek, onları da transit log evrakına işlettik. Bir akşam daha Kos'da kaldıktan sonra, Kalimnos'a doğru yeniden kuzey seyrine başladık. Sabahtan hava biraz sert kuzeyli olduğundan Pserimos'un saçak altından ve batısında ki ada boğazından tırmanmaya karar verdik. Burada biri bekleyen bir sürpriz varmış - boğazdan çıkarken 2 kg.lık bir torik oltamıza takıldı. 



Balığın keyfiyle, Palionisos'a devam ettik. Akşamı burada önceden ayırttığımız tonozda geçireceğiz. 



Kalimnos'un kuzeydoğu tarafında ancak kuzeye kapalı bu koy, daha önceden zamansızlıktan hep atladığımız bir durak yeriymiş meğer. 

Koyun 2 sahilinde yer alan 2 ayrı restoranın koyduğu tonozlar, koyda güvenli bir şekilde gece geçirmenizi sağlıyor.  Öğleden sonra koyun pırıl pırıl sularında denize girdik. Geç kalanın tonoz bulma şansı pek yok. Akşam bütün tonozlar doldu. Biz botla Kalidonis'e çıkıp, yemeği de orada yedik. Restoran sahibi bize ücreti karşılığı tuttuğumuz toriği lezzetli bir şekilde pişirdi. 

Ertesi günü buradan ayrılıp kuzeye devam ettik. Orjinal seyir planımızda Leros ya da Lipsi'de mola vermeyi planlasak da, havanın da mutedil olması nedeniyle, Patmos'a kadar ilerlemeyi başardık. Patmos yine epey senedir gelemediğimiz adalardan biri. Burada ki rıhtımı bir seyahat acentesi işletmeye başlamış ve elektrik/su terminalleri koymuş. Limanda görev yapan bir de Türk arkadaş var. Rezervasyon kabul edilmese de bize bağlanma bilgisi için whatsapp üzerinden yardımcı oldu. Kıçtan kara rıhtıma bağlandık. 

Bir taksiye atlayıp, manastıra çıktık ve hem içini hem de sokaklarını dolaşıp, bolca resim çektik. Daha sonra da eski Roma yolundan yürüyerek sahile indik. Yan teknelere yapılan tavsiyelerden anlaşılan o ki, yukarıda manastırın bulunduğu tepede lüks teras restoranları mevcut. Biz ise akşam sokak içinde tesadüfen bulduğumuz canlı müzik yapan Pantelis tavernaya oturup, sık sık çaldıkları otantik müziğe eşlik ederek keyifli bir yemek yedik. Peynir ve kabak mücverleri tavsiyeye şayan...

Ertesi sabah dönüş için yakıtımız azaldığından bir gün öncesinden siparişle yakıt aldık. Tabii Yunanistan'da yakıt almak döviz kurunun yüksek olmasından dolayı akıl işi olmasa da yapacak bir şey yok. Yaklaşık 100 litre yakıta Türkiye'ye göre %30 fazla para ödedik. 

Bugün hava biraz sert olacak, o nedenle plandaki Lewitha durağından vazgeçerek, bu defa Kalimnos'un batısından Telendou boğazı ve adanın güneyinden dolanarak Kalimnos şehrine gitmeye niyetlendik. arkadan gelen rüzgarın ve dalgaların hızıyla, öğle sıcağında Kalimnos limanına girdik. Burada önceden telefonlaştığımız liman görevlisi Yannis'in desteğiyle iskele tarafta mavi bir otelin önündeki 2. rıhtıma kıçtan kara yanaştık. Hava sert olduğundan limanda bağlı teknelerin çoğu kıpırdamamış. 

Kalimnos'a bağlanınca hemen acenteler gelip işlemlerde yardımcı olmak istiyor. Biz zaten önceden giriş yaptığımızdan ihtiyaç duymadık. Bilahare polis merkezine giderek evraklarımızı tamamlattık. Şehir eskiden olduğu gibi sevimsiz. Gezilecek görülecek yeri yok denecek kadar az. Akşam liman restoranlarından birinde yemek yiyerek, bu adayı da geride bırakıyoruz.

Bir sonraki gün yine kuzeyli esen havada güneye, Kos adasının batı ucunu dolanarak Nisiros'a dümen tutuyoruz. Özellikle Kalimnos kuytusu geri de kalınca dalga ve rüzgar sancak kıç omuzluktan gelmeye başlıyor. 
Kos adasının batı sahilini bitirdiğimizde, sırtı büyük bir gürültüylşe boşalmaya başladı. Ancak kamışı elime aldığımda ne yazık ki, ağırlık kalmamıştı, toplayınca balığın misinayı liderden kopardığını anladım. Büyük bir balık olduğu çıkan sesten belliydi. Sonrasında bir yüzme molasının ardından Nisiros Pali limanına kadar balık falan vurmadı. Pali'ye bağlanıp bir kez daha Giorgos'a konuk olduk. 

Ertesi gün Symi'ye, bir sonraki gün de çıkış yapıp, Bozburun'dan giriş yaparak bu seyrimizi sonlandırdık. 






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İlk teknemizin önce alınma ve sonra veda öyküsü

Önsöz / Intro