2019 - Yaz dönemi seyirleri -1-

İlkbaharda esnek solar panel takılması, ana yelkenimizin değişmesi, 2 servis akümüzün, dümen derilerimizin ve zincirimizin 75m olarak yenilenmesinin ardından genel temizlik, bakım işleri bitince yaz boyunca Orhaniye'de bağlı olan Lolita'mızla farklı rotalarda kısa sayılacak seyirler yapmaya karar verdik. 

Haziran başında Symi'den Yunanistan'a giriş yaptık ve bir gece kaldıktan sonra Chalki'ye devam ettik. Symi limanı bayram nedeniyle tıka basa dolu. Bu sene değişen en önemli şey Yunanistan'ın yürürlüğe koyduğu TEPAI vergisi. Neyse ki teknemiz 12m limiti dahilinde olduğundan 33 Euro/ay gibi bir bedel ödememiz yeterli. Symi'de O'Harris isimli restoranda yemek yedik ama geçmiş senelere göre pahalılandığını ve servis kalitesinin düştüğünü saptadık. Anlaşılan kriz bitmiş. 

Ertesi günü Rodos'un batısında yer alan Chalki adasının kuzey sahilindeki koylarında balık baktık. Burası oldukça bakir, kısa sürede 2 balon ve 2 de trakonya tuttuk, balonlar hariç, trakonyaları saldık. Aslında oldukça etli ve boylulardı ama, zehirli dikenleri olduğundan  pişirmeye cesaret edemedik. 




Chalki'de limanda bulunan yüzer iskelenin karadan bakınca iskele tarafına oldukça uzun zincir döşeyerek kıçtan kara bağlandık.  Sakin ve temiz bir ada, limanın ucunda güzel görünen Black Sea isimli restoranda akşam yemeği yedik.  Yemek lezzetli ve keyifliydi. Sabah erkenden biraz yürüyüş yaparak, adada güzel resimler çektim. 




Ekmek aldıktan sonra limandan ayrıldık, güneye doğru sakin havada motor seyriyle Karpathos'a dümen tuttuk. Karpathos 2 senedir gitmek istediğimiz, önceki 2 seyir esnasında dost olduğumuz Yorgo'nun limanda görev yaptığı ada ve ona da ufak bir armağan götürüyoruz. Telefon açtım ama cevap vermedi. SMS attım geri dönmedi. Tuhaf bir durum.  Güneye doğru seyir yapmamıza ve rüzgarın hafif olmasına rağmen, Karpathos sahiline yanaşmıyorum, yüksek tepelerden inen rüzgarlar her zaman sürpriz yapabilir. 

Akşamüstü Pigadia'ya kıçtankara yanaştık. (Karpathos şehir limanı) - Mevsim başı olduğundan olsa gerek limandaki tek yelkenli biziz. Az sonra bir genç kız gelerek liman ücreti tahsil edeceğini söyledi. Elektrik ve su dahil 13-14 Euro/gece seviyesinde ödeme yaptık. Kendisine Yorgo'yu sordum, tanımadığını söyledi.  Hemen sonra nazik bir liman polisi gelip, nefeslendikten sonra sizi bekliyoruz dedi. 
Evrakları alıp gittiğimde, Yorgo'yu sordum ve acı haberi aldım, daha önceden kanser olup, atlattığını söyleyen Yorgo, geçen kış hayata veda etmişti. Benim ve Tijen'in gözümüz doldu, içimiz acıdı. Hayat maalesef böyle bir şey, daha önce de benzer bir acıyı Naxos adasının limancısı bir başka Yorgos ile yaşamıştık. Akşam şehir hareketlendi, yaya bölgesi kalabalıklaştı, bir sürü Avrupalı turist var - liman caddesi üzerinde Mamma Maria isimli sıradan bir restoranda akşam yemeği yedik ama tavsiye edilecek bir menüsü, spesiyalitesi yoktu. Yorgun argın kafayı vurup uyuduk. Ertesi gün hedefimizde güzel havayı yakalamışken yine daha önceden gittiğimiz ama geçen sefer yükselen hava nedeniyle programdan çıkardığımız Kasos adası var. Ve orada bize bal hediye eden ismini bilmediğimiz bir adamı arayacağız. Belki buluruz - kim bilir?  

Sabah kahvaltısını ardından 6 Haziran günü, Karpathos adasının güneyinden dolanarak, öğleden sonra erken saatte Kasos adasının limanına bordaladık. Yol boyunca sırtı çekmemize rağmen atlayan bir balık olmadı. Yanaştıktan sonra polise gidip transit logu damgalattık. Sonra Kaan ve Gamze'nin tavsiyesi doğrultusunda Türk dostu Istanbul Burgazada doğumlu, ancak sonradan bu adaya yerleşen Mihalis'i aramaya koyulduk. Zor da olsa kendisini işlettiği nalbur dükkanında bulduk, son derece akıcı Türkçe konuşuyor ve bizi dostça ağırladı, kahve ısmarladı. Biz de kendisine yanımızda bulunan Kızlı Sardalya konservesini armağan ettik. Bu güzel sohbet esnasında oturduğumuz kahveye Yunanistan Denizcilik Bakanı ve şürekası gelmez mi - hepimizle selamlaşıp el sıkıştılar - meğer aynı zamanda Mihalis'in yakın arkadaşıymış. Akşam adanın Osmanlı(Mısır) donanmasının saldırısı ve neredeyse bütün adalıların katli bağlamında bir anma töreni var. (bu adayla ilgili detayları daha önce ayrı bir blogda yazmıştım) Hazırlıklar yapılmış, sahne kurulmuş, iskemleler dizilmiş. Akşam limana bakan Milos isimli teras restoranda bir masaya oturduk. Burada daha önceden de test ettiğimiz küçücük sarılmış etli yaprak sarma sipariş ettik. Tadı 4 sene öncekinden farksız - tek kelimeyle muhteşem. 




Yemeğimiz biterken anma töreni de başladı. Korodan müzik, belli ki hüzünlü bir öykünün anlatıldığı şiir gösterisi, meşalelerle yürüyen gençler ve nihayet daha öncesinde limandan ayrılan teknelerle yapılan havai fişek gösterisi ve temsili bir düşman teknesinin liman içinde ateşe verilmesi.  Bizim tekne de yakında bağlı olduğundan korkmadım değil ama bereket rüzgar ters yönde eserek atılan havai fişek kalıntılarını adadan uzağa denize öteliyor. Törenin bitmesiyle biz de tekneye dönüp uykuya daldık. Sabah kalktığımızda epey büyük bir fırkateynin Kasos rıhtımına bordalamakla meşgul olduğunu gördük. Havayı da kontrol edip, bir sonraki gün havanın eseceğini görünce Karpathos'a geri dönmeye karar verdik. 
Anlaşılan akşam tören bitse de askeri varlık burada bir güç gösterisi sergilemeye gelmişti. Zaten olayın vuku bulduğu gün de ertesi sabahtı. Demek bakan vs. hep bu nedenle buradaydılar. Diğer taraftan Doğu Akdeniz'de ısınan sular nedeniyle yaklaşan Yunan seçimleri öncesi ana karadan uzak adalara savaş gemileri gelmesi de adada yaşayanlara bir tür güven verme kurgusuydu.

Biz halatlarımızı çözüp arkamızdan gelen rüzgar ve dalgayla Karpathos'un güneyine döndük. Adanın güneyinde rüzgar arttı ve 30-35 kt olarak iskele bordadan esmeye ve yan dalga kaldırmaya başladı. Burada havaalanının da yer aldığı GD'ya bakan geniş koy boyunca biraz hırpalandık. Nihayet güneydoğu burnuna vardığımızda rüzgar ve dalga da azaldı. 

Öğleden sonra tekrar Karpathos'a bağlandık. Bu kez burada 2 gece kalarak, biraz daha şehri gezeceğiz ve ikmal yapacağız. Ertesi sabah Kasos'ta gördüğümüz fırkateynı bu kez Karpathos'a yanaşmış bulduk. Gemiyi adalıların ziyaretine açmışlardı.  Biz ise arka sokakları keşfe çıktık. Bir kamyonetin arkasında 3 kuruşa satılan sabah toplanmış kabak çiçekleri karşımıza çıkınca önümüzdeki günlerin ziyafet menüsü de belirlendi. Daha önce turistik marketlerde pahalı olduğunu gördüğümüz peynir, sucuk vs. gibi kahvaltılıkları da arka sokaklarda hesaplı bulunca ikmali tamamladık. Öğleden sonra önce limanın arkasındaki tepeye çıkarak resim çektik, ardından limanın ucundaki kayalardan pırıl pırıl denize girdik. Akşam yemeğini La Mirage isimli tavernanın limana bakan terasında yedik. Memnun da kaldık. 


Bir sonraki gün hava da mutedil olunca Karpathos'tan ayrıldık ve Rodos'un güneyinden dönerek kuzeydeki Lindos'a dümen tuttuk. Rüzgar 10-15kt ve kuzeybatıdan esiyor, dalga kaldırmaması da ayrı bir avantaj. Genelde Karpathos-Rodos geçişleri zorlu havalarla karşılaşmak demek, ancak bu sefer hava kolayımıza. 

Akşam üzerine kalmadan Lindos koyuna girdik ve ortada boş duran tonozlardan birini aldık, ancak ne olduğunu anlamadan tonozla birlikte sahile doğru taradık. Meğer tonozlar bizim tekneleri taşıyacak evsafta değilmiş. Sonra iskeleye kıçtan kara yapan bir teknenin Türk kaptanı el edince, biz de uzunca  bir demir atarak iskeleye kıçtan kara olduk. Bu tam da arzu ettiğimiz bir şeydi. Böylelikle gözünmüz arkada kalmadan, tekneyi bırakıp Lindos kasabasını gezebilecektik. 

Lindos, kalenin de bulunduğu tepeden aşağı sahile doğru sıralanmış paralel dar sokaklarda, 2 katlı, teraslı beyaz evlerin dizili olduğu son derece güzel, bir o kadar da turistik bir yerleşim. Terasların her biri artık restoran olarak hizmet veriyor. Aşağıda kumlu ancak biraz da bulanık sulu sahil, şezlongları ve güneş şemsiyeleriyle her gün yüzlerce insanı ağırlıyor. Sahilden yukarıdaki yerleşim merkezine ve tabii kaleye insan taşıyan cefakar eşeklerle dolu, dar sokaklarında araba kullanımı imkansız. 



Nefis bir akşam yemeğinin ardından ertesi sabah Lindos'a veda edip, kuzeye tırmanmaya devam ediyoruz. Hedef Rodos Yeni Marina. Artık acente olmadan Mandraki'ye pek tekne kabul etmediklerini anlıyoruz. Yeni Marina'da imkanlar güzel, bizi resepsiyona, markete yakın bir pontona bağlıyorlar. Elektrik ve su mevcut, geceleme bedeli 40 feet tekne için 33 Euro. Elektrik/Su ekstra 5 Euro. 
Marinada market fiyatları da uygun. 
Şehir merkezi yürüyerek 20 dk sürüyor, taksiyle gidiş 12-13 Euro, dönüş ise 6-7 (Taksi şehirden geliyor diye) Rodos'un içi mevsim başı olmasına rağmen kalabalık.  Neredeyse 5 dakikada bir üzerimizden geçen bir uçak adaya iniyor. Merkezde pek çok turistik dükkan ve restoran bulunuyor, seçim yapmak çok kolay değil. Araya taraya geçen seneden peylediğimiz Ouzokafenes adlı teras restoranını bulup burada yiyoruz. 

Kapya biber ızgarası ve sarımsaklı yoğurtlu semizotu kombinesi mükemmel.



Rodos'tan ayrıldıktan sonra Symi'den çıkış yaparak, Türkiye'ye dönüş yapıyoruz. Yaz başındaki ilk seyrimizde böylece son buluyor. Bu seyirde hedeflediğimiz balığı bulamıyoruz ama daha önümüzde uzun bir yaz dönemi var. Ve başka sularda neler oluyor göreceğiz. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İlk teknemizin önce alınma ve sonra veda öyküsü

Önsöz / Intro